Futbol topu bulamasak bile
çoraptan ya da pet şişeden top yapıp oynayan bir neslin çocuklarıyız. Fakat bu
kadar rağbet gören ayak topunun ülkemizdeki tarihine ilişkin bildiklerimiz
yanlış, eksik, güdük. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Yüce’nin İletişim
Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı Melekleri: Futbol Tarihimizin Kadim Devreleri”
kitabı da böyle bir eksikliğin giderilmesi derdiyle ortaya çıkmış. Futbolun
ülkemizdeki serüvenini dinlemek için Mehmet Yüce’yle bir araya geldik.
Kitabın
adı neden ‘Osmanlı Melekleri’?
Müslüman ya da gayri Müslüman,
Osmanlı coğrafyasında yaşamış herkese Osmanlı deniyordu. Türk, Arnavut, Ermeni,
Bulgar veya Rum fark etmez. Kitabın bahsettiği devir 1923’te bitiyor ve bu
isimlerin hepsi Türk futboluna önemli katkılar yapmışlar. Onları iyi bir
şekilde yâd etmek amacıyla kitabın adını ‘Osmanlı Melekleri’ koydum.
Osmanlı’da
futbolun gelişimini inceleme ihtiyacı nereden hâsıl oldu peki?
Bu tarih yalan yanlış
yazılmıştı. Okuyoruz futbol tarihi ile ilgili yazılanları, hep birbirinden
kopyalanmış şeyler var. Puan cetvelinde atılan ve yenilen goller bile birbirini
tutmuyor. O yüzden birisinin yazması gerektiğini düşündüm. Baktım kimse
yazmıyor, ben yazdım.
O
dönemi araştırırken kaynak sıkıntısı çektiniz mi?
Özellikle Balkan Savaşı ve I.
Dünya Harbi evresinde çok sıkıntı çektim. Çünkü o dönemde gazeteler iki yaprağa
iniyor. Ne yayınlanan bir mecmua var ne de gazeteler doğru dürüst çıkıyor. Bir
de İngilizlerin Osmanlı içinde futbolu tamamen bıraktıklarında bayağı sıkıntı
çektim. 1908’de İngilizler Osmanlı’da futboldan el eteklerini çekiyorlar. Doğal
olarak bu tarihten sonra bilgileri kayıt altına alan yayın organları da
azalıyor. Müslümanlara futbol yasak çünkü.
Osmanlı’daki
ilk futbol takımı hangisi?
İlk kulüp Constantinapole
Football Club. Merkezi Beyoğlu’nda ve Levantenler tarafından 1880’lerde
kurulmuş. Buradan bir sürü kulüp doğmuş daha sonra. Moda, Kadıköy vs. buradan
türüyorlar. 2014 senesinde hâlâ devam eden en eski kulüp ise Tatavla (Kurtuluş)
Spor Kulübü’dür. Kuruluşu itibarıyla Rum kulübü fakat şu anda adı Kurtuluş’tur
ve Türk kulübüdür. Geçmişini de inkâr etmez. Kuruluş tarihini 1896 olarak
gösterir. İlk Müslüman futbol kulübü ise 1905 yılında kurulan Galatasaray.
Futbolu
Türklerin bulduğuna dair bir söylenti vardır. Doğru mu bu?
Tabii oturup da Çin
kaynaklarına bakmadım. O sebeple bu konu hakkında kesin bir doğrum yok. Fakat
şunu biliyoruz, 1930’larda özellikle milliyetçilik görüşü artmaya başlamış.
Bizde de her şeyi Türkleştirme gayesi var. Örneğin güzelim semt isimleri
değişiyor, Tatavla semti Kurtuluş oluyor vs. O sıralarda Türk Sporu dergisinde
‘Futbolu da Türkler buldu’ diye bir yazı çıkıyor. Aslında tarihte futbolu hep
İngilizlerin bulduğu söylenir. 1913’te yayımlanan İdman Mecmuası’nda futbolun
tarihi incelenir ve orada İngilizlerin bu sporun atası olduğundan bahsedilir.
Bizde ise böyle bir iddia 1930’larda ortaya çıkıyor. Daha öncesinde böyle bir
yazıya rastlamadım. O sebeple bu iddia çok da doğru gelmiyor bana.
Futbol
nasıl gelmiş Osmanlı’ya?
İngiliz gemileriyle gelmiş. O
dönemde İngilizler her yere gidiyorlar ve büyük limanlara uğruyorlar.
1800’lerden sonra nereye gitmişlerse yaptıkları sporu da oraya götürmüşler.
Toprağa çıkıyorlar ve sporlarını icra ediyorlar. 1850’lerde, özellikle Kırım
Savaşı’ndan sonra İngilizler bizim topraklarımıza geliyorlar. Mesela tenis ilk
defa 1850’nin ortalarında İstanbul’da oynanmaya başlıyor. Futbol ise daha geç
tarihlerde. İngiltere’de bile 1863’te resmi olarak futbol federasyonu kurulmuş.
Bizde ise bu tarihlerde futbol oynandığına dair yazı veya belge yok. Daha çok
rugby oynuyorlar. Resmi olarak kayıtlarda 1880’lerde futbolun oynanmaya
başladığını gördüm. İngilizler ve levantenler birbirleriyle maçlar yapmışlar.
Genelde hep İngilizler kazanıyormuş tabii.
Gayrimüslimler
top peşinde koşarken bizimkiler ilgi duymuyor mu futbola?
![]() |
İttihat ve Terakki’nin Altınordu Takımı |
İlk başta ilgi gösteremiyorlar.
Yasak çünkü. Biraz İngilizce bilen snob tipler oynuyorlar. Mesela Fuat Bey var.
Zengin çocukları oynayabiliyorlar bu oyunu zaten. Sonuçta bir hobi gibi
başlıyor. Bugünkü anlamda endüstriyel şekilde ilerlemiyor. Ali Sami Yen’ler,
Fuat Bey’ler, Refik Osman’lar, bunlar hep paşa ve bürokrat çocukları. Halk da
çok olumlu bakmıyor zaten. Bir Müslüman’ın yapmaması gereken bir şey olarak
algılanıyor. İttihat ve Terakki 1908’de başa geldikten sonra da tam tersi
oluyor. ‘Aman spor yapın, güçlü bedenlere kavuşun ki güzel savaşın’ düşüncesi ortaya
çıkıyor. Bu bakımdan İttihat ve Terakki’nin spora büyük bir katkısı olduğunu
söylemek yanlış olmaz. Aynı zamanda sporun mükemmel bir propaganda aracı
olduğunun da farkına varıyorlar. Birçok kulübü kendilerine bağlamak istiyorlar.
Kimleri
mesela?
![]() |
1910-1911 Galatasaray Futbol Takımı |
Mesela Galatasaray’ı bağlamak
istiyorlar fakat yapamazlar tabii. Sahibi var çünkü. Fenerbahçe’yi de almaya
çalışmışlar fakat başarılı olamamışlar. Neden olmadığını tam olarak bilmiyoruz.
Beşiktaş o dönemde yok zaten. Bu takımları bağlayamıyorlar kendilerine ama o
dönemde Galatasaray’ın ‘Progress International’ diye ikinci bir takımı daha
var. Aydın oğlu Raşit Bey takımın başı. Bir şeyler oluyor ve bu takım
Galatasaray’dan kopuyor. Raşit Bey, Talat Paşa’yla oldukça iyi anlaşan bir
insan. Görüşmeler yapıyorlar aralarında ve takımın ismi Altınordu şeklinde
değiştirilerek İttihat ve Terakki’nin takımı oluyor. Bu takım Fenerbahçe’nin
içini de boşaltıyor, hemen hemen bütün futbolcularını alıyor. Galatasaray’dan
da bir iki tane alıyorlar. 1916 yılında savaş için insanları askere almaya
başlıyorlar.Futbolcular da alınıyor tabii. Fakat Altınordu’da oynayanlar
alınmıyor. Mesela Refik Osman anlatır anılarında, askere gitmemek için
Galatasaray’dan ayrılarak Altınordu’ya aldırıyor kendini. Altınordu da 1916 ve
1919 arasında üç yıl üst üste şampiyon oluyor tabii. 1920’de İngilizlerin
İstanbul’u işgali sonucu büyü bozuluyor. Bıraksanız o sezon da Altınordu
şampiyon olur ama savaş kaybedildikten sonra İttihat ve Terakki Fırkası
kapatılınca Altınordu gücünden düşüyor tabii. Esas güçlü takımlar Galatasaray
ve Fenerbahçe yeniden güçleniyor.
Beşiktaş
pek yok ortada sanki?
![]() |
1913-1914 Beşiktaş Futbol Takımı |
İlk Beşiktaş-Fenerbahçe ve
Beşiktaş-Galatasaray maçı 1924’tedir. Beşiktaş’ın futbolda parladığı yıl
1924’tür. O sene İstanbul şampiyonu oluyorlar zaten. Beşiktaş’ın 1903 yılında
kurulanının ismi ‘Bereket Jimnastik Kulübü’. Ahmet ve Mehmet Ali kardeşler
tarafından kuruluyor. O yıllarda Beşiktaş diye bir isim yok. Daha sonra yine bu
kardeşler tarafından 1909 yılında Beşiktaş diye bir kulüp ortaya çıkıyor.
Futbola da aslında bu yılda başlıyor fakat çok zayıf bir takım var. Futbola
1916’lara kadar değer vermemiş, basit bir oyun olarak görmüş. 1916’da Ahmet
Şerafettin’in gayretiyle bir şeyler değişmeye başlamış. Beşiktaş’ı Beşiktaş
yapan adamdır kendisi.
Kitapta
da altını sıklıkla çiziyorsunuz. Ali Sami Yen’in oldukça önemli bir yeri var
sanırım Türk futbolu için?
![]() |
Ali Sami Yen ve Celil İbrahim |
Tabii. Teşkilatçı bir adam.
Babası da oldukça önemli bir isim: Şemsettin Sami. Kamûs-ı Türki’nin yazarı.
Ali Sami Yen de babası kadar mühim bir kişi. Galatasaray’ın kurucusu, resmi
olarak Türk Milli Takımı’nın ilk teknik direktörü. Çok şey borçluyuz ona.
Yapılan her şeyin kayıt altına alınmasını sağlamış. Mesela Galatasaray Müzesi
ve oradaki dokümanlar olmasaydı şu elimde tuttuğum kitabın yarısı olmazdı.
‘Top,
bir şeytan icadıdır’
![]() |
1913-1914 Fenerbahçe Futbol Takımı |
1908 yılında İskoç Evening
Telegraph gazetesinde şöyle bir olay gazetede kendine yer buluyor: “Türkiye’de
pek teşvik görmeyen spor, büyük zorluklarla yapılmaktadır. İzmir ve İstanbul
arasındaki futbol maçıyla gayrete gelen Reşad Bey isimli bir Türk genci, kendi
arkadaşlarının yanı sıra bazı Rum ve Ermenilerin de katılmasıyla bir kulüp
kurmuş ve idmanlara başlamıştı. Birkaç gün önce, gece yarısı evine gelen polis,
onu Üsküdar’a götürüp kulüp ve futbol oyunu hakkında uzun bir süre sorguya çekti.
Türkçede top kelimesi aynı zamanda bir silah anlamına geldiğinden, işler
büsbütün karıştı. Yetkililer, büyük bir komployla karşı karşıya bulunduklarına
ve kulübün aslında gizli bir örgüt olduğuna inanmıştı. Topun gerektiği gibi
incelenmesi için gönderilen özel memur, bunun bir şeytan icadı olduğuna karar
verdi. Kulüp tüzüğü bir başka aleyhte delil olarak görüldü. Kulübün renkleri ve
formalarıysa, gizli bir örgütü ortaya koyan en büyük delildi.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder