Kuru
fasulye bu toprakların olmazsa olmazı. Neredeyse her şehrin kendine has bir
fasulyesi ve yemeği bulunuyor. Fakat İstanbul'un meşhur bir semti var ki,
akıllara bir camiyi bir de fasulyeyi getiriyor. Süleymaniye'nin meşhur kuru
fasulyecilerinde fasulyelerin tadına baktık...
Eski yıllardan beri bazı
semtlerle özdeşleşmiş tatlar vardır. Balık yemek için ya Eminönü'ne ya da
Kumkapı'ya gidersiniz. Börek deyince akıllara hemen Sarıyer gelir, büryan
deyince de Fatih... Peki ya kuru fasulye? Tabii ki Süleymaniye. Kelimeler
arasında bile bir kafiye var. Süleymaniye deyince artık ilk olarak akla Mimar
Sinan'ın eseri Süleymaniye Camii, daha sonra da yan yana dizilmiş kuru fasulyeciler
geliyor. Caminin hemen karşısında külliye olarak 15. yüzyılda yapılmış olan
sıbyan mektebi, bugünün kuru fasulyecilerine ev sahipliği yapıyor. Müdavimleri
arasında her sınıftan insan var. Üniversiteden profesörler, cami cemaati,
öğrenciler, turistler... Caminin yanı başındaki masalara oturup bir el
ediyorlar garsona. Sırasıyla masaya şöyle hali vakti yerinde bir tabak kuru
fasulye, yanında tane tane şehriyeli pirinç pilavı ve yoğurt söylüyorlar.
Turşuyu da unutmayalım tabii. Üstüne mi? Burada iki seçenek var, ya üzerinde
bol tahinli kabak tatlısı ya da bol cevizli bir Kemalpaşa. Sizin damağınız
çatlamasın da kimin çatlasın.
Tamam tamam, biraz fazla
abarttık sanki. O kadar anlattık, peki hangi lokantada yemek yenilecek? Hepsi
de güzel, şunu tercih edin diyebileceğimiz bir adres yok. Lakin az da olsa
farkları var birbirinden. Zaten hepi topu üç lokanta var. Ali Baba Kanaat
Lokantası, Erzincanlı Ali Baba ve Beydağı Kuru Fasulyecisi. Üçünün de
aralarında küçük farklar var. Kiminin acısı biraz daha fazla, kiminin fasulyesi
daha büyük kiminin de yağı fazla. Okuyun, damak tadınıza uygun olanına siz
karar verin.
İlk
fasulyeci: Ali Baba Kanaat Lokantası
Süleymaniye'nin ilk kuru
fasulyecisi burası. Tarihi olarak da bir önemi var yani. Özel elekten geçen 11
milimlik dermason fasulyesinden yapılıyor burada yemek. Kullanılan malzemeler
de birinci sınıf. 76 yıllık mekânın sahibi Ayhan Bey, dokunuşun da önemli
olduğunun altını çiziyor. Ustaların yıllardır değişmeyen mahareti de burada
ortaya çıkıyor. Bu kadar konuşma yeter, alalım ortaya şöyle yağlısından bir
tabak kuru fasulye. O günkü kırmızıbiberlerin kısmetiyle acısı bol bir fasulye
yiyoruz. Yağı, kıvamı gayet yerinde. Fasulyeler büyük büyük. Yanında gelen
pirinç pilavı da tane tane. Fiyatlar nasıl peki? Kuru 7, kuru+pilav 11 lira.
Ortaya bir yoğurt ve üstüne de bir kabak tatlısı alırsanız fiyat biraz daha
artar, bizden söylemesi.
Acıdan
kaçanlar için: Erzincanlı Ali Baba
Semtin en eski ikinci
fasulyecisi burası. Hemen söyleyelim, Kanaat Lokantası'ndan aldığımız tatla
neredeyse aynı. Ancak buradaki tabak öncekine göre daha sulu. Ekmek bandırmak
isteyenler tercih edebilir. Eskiden bir olan bu iki işletme sonradan ayrılarak
farklı müesseseler halini almış. Şu anki aşçı da zaten önceden Kanaat Lokantası'nda
çalışıyormuş, şimdi ise Erzincanlı Ali Baba'da. Mekânlar arasında az bir tat
farkının olması da bundan geliyor. Buradaki fasulyenin acısı ve yağı biraz daha
az. Yemeğin tadına biraz daha fazla varılmasını sağlıyor bu durum. Burada da 11
milimlik Erzincan dermason fasulyeleri kullanılıyor. Barış Ustak, kevgirle
değil de kaşıkla çalıştıklarını söylüyor. Nedeni ise fasulyeyi çok fazla kuru
yapmak istememeleri, biraz sulu olmalı ustaya göre. Bir bilgi daha veriyor
bize. Süleymaniye'deki fasulyeciler arasında bir tek Erzincanlı Ali Baba
fasulyelerini bakır kazanda pişiriyor. İllaki fazladan bir tat katıyordur
bakırda pişmesi. Fiyatlara gelelim. Kuru fasulye burada da 7 lira, bir de
yanına pilav eklerseniz 11 lira ödeme yapıyorsunuz.
Öğrenciler
için ideal: Beydağı Kuru Fasulyecisi
Kanaat ve Erzincanlı Ali Baba
lokantalarına göre daha yeni bir mekân Beydağı Kuru fasulyecisi. Fakat bu
duruma çok aldanmayın. Neredeyse en tecrübeli ve daha önceden Kanaat
Fasulyecisi'nin ustalarından olan Mustafa Usta pişiriyor yemekleri. Mustafa
Usta, diğer iki müesseseyle aynı kalitede fasulyenin kullanıldığını söylüyor.
Fakat bir fark var. Buradaki fasulyeler 11 değil 10 milim. Bir tabak alıyoruz
ve hemen tadına bakıyoruz. En az acılı tabakla burada karşılaşıyoruz. Fasulyenin
yaz aylarında az acılı olması mide için artı tabii. Bunun haricinde öyle aman
aman bir fark yok, fiyat dışında. Buraya öğrenci mekânı dersek abartmış
olmayız. Burada kuru fasulye, pilav, salata, yoğurt ve içeceğe 9 lira
ödüyorsunuz. Gayet makul görünüyor değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder