29 Eylül 2015 Salı

Damak tadınıza göre kuru fasulye



Kuru fasulye bu toprakların olmazsa olmazı. Neredeyse her şehrin kendine has bir fasulyesi ve yemeği bulunuyor. Fakat İstanbul'un meşhur bir semti var ki, akıllara bir camiyi bir de fasulyeyi getiriyor. Süleymaniye'nin meşhur kuru fasulyecilerinde fasulyelerin tadına baktık...


Eski yıllardan beri bazı semtlerle özdeşleşmiş tatlar vardır. Balık yemek için ya Eminönü'ne ya da Kumkapı'ya gidersiniz. Börek deyince akıllara hemen Sarıyer gelir, büryan deyince de Fatih... Peki ya kuru fasulye? Tabii ki Süleymaniye. Kelimeler arasında bile bir kafiye var. Süleymaniye deyince artık ilk olarak akla Mimar Sinan'ın eseri Süleymaniye Camii, daha sonra da yan yana dizilmiş kuru fasulyeciler geliyor. Caminin hemen karşısında külliye olarak 15. yüzyılda yapılmış olan sıbyan mektebi, bugünün kuru fasulyecilerine ev sahipliği yapıyor. Müdavimleri arasında her sınıftan insan var. Üniversiteden profesörler, cami cemaati, öğrenciler, turistler... Caminin yanı başındaki masalara oturup bir el ediyorlar garsona. Sırasıyla masaya şöyle hali vakti yerinde bir tabak kuru fasulye, yanında tane tane şehriyeli pirinç pilavı ve yoğurt söylüyorlar. Turşuyu da unutmayalım tabii. Üstüne mi? Burada iki seçenek var, ya üzerinde bol tahinli kabak tatlısı ya da bol cevizli bir Kemalpaşa. Sizin damağınız çatlamasın da kimin çatlasın.
 
Tamam tamam, biraz fazla abarttık sanki. O kadar anlattık, peki hangi lokantada yemek yenilecek? Hepsi de güzel, şunu tercih edin diyebileceğimiz bir adres yok. Lakin az da olsa farkları var birbirinden. Zaten hepi topu üç lokanta var. Ali Baba Kanaat Lokantası, Erzincanlı Ali Baba ve Beydağı Kuru Fasulyecisi. Üçünün de aralarında küçük farklar var. Kiminin acısı biraz daha fazla, kiminin fasulyesi daha büyük kiminin de yağı fazla. Okuyun, damak tadınıza uygun olanına siz karar verin.


 İlk fasulyeci: Ali Baba Kanaat Lokantası
 

Süleymaniye'nin ilk kuru fasulyecisi burası. Tarihi olarak da bir önemi var yani. Özel elekten geçen 11 milimlik dermason fasulyesinden yapılıyor burada yemek. Kullanılan malzemeler de birinci sınıf. 76 yıllık mekânın sahibi Ayhan Bey, dokunuşun da önemli olduğunun altını çiziyor. Ustaların yıllardır değişmeyen mahareti de burada ortaya çıkıyor. Bu kadar konuşma yeter, alalım ortaya şöyle yağlısından bir tabak kuru fasulye. O günkü kırmızıbiberlerin kısmetiyle acısı bol bir fasulye yiyoruz. Yağı, kıvamı gayet yerinde. Fasulyeler büyük büyük. Yanında gelen pirinç pilavı da tane tane. Fiyatlar nasıl peki? Kuru 7, kuru+pilav 11 lira. Ortaya bir yoğurt ve üstüne de bir kabak tatlısı alırsanız fiyat biraz daha artar, bizden söylemesi.


Acıdan kaçanlar için: Erzincanlı Ali Baba


Semtin en eski ikinci fasulyecisi burası. Hemen söyleyelim, Kanaat Lokantası'ndan aldığımız tatla neredeyse aynı. Ancak buradaki tabak öncekine göre daha sulu. Ekmek bandırmak isteyenler tercih edebilir. Eskiden bir olan bu iki işletme sonradan ayrılarak farklı müesseseler halini almış. Şu anki aşçı da zaten önceden Kanaat Lokantası'nda çalışıyormuş, şimdi ise Erzincanlı Ali Baba'da. Mekânlar arasında az bir tat farkının olması da bundan geliyor. Buradaki fasulyenin acısı ve yağı biraz daha az. Yemeğin tadına biraz daha fazla varılmasını sağlıyor bu durum. Burada da 11 milimlik Erzincan dermason fasulyeleri kullanılıyor. Barış Ustak, kevgirle değil de kaşıkla çalıştıklarını söylüyor. Nedeni ise fasulyeyi çok fazla kuru yapmak istememeleri, biraz sulu olmalı ustaya göre. Bir bilgi daha veriyor bize. Süleymaniye'deki fasulyeciler arasında bir tek Erzincanlı Ali Baba fasulyelerini bakır kazanda pişiriyor. İllaki fazladan bir tat katıyordur bakırda pişmesi. Fiyatlara gelelim. Kuru fasulye burada da 7 lira, bir de yanına pilav eklerseniz 11 lira ödeme yapıyorsunuz.


Öğrenciler için ideal: Beydağı Kuru Fasulyecisi


Kanaat ve Erzincanlı Ali Baba lokantalarına göre daha yeni bir mekân Beydağı Kuru fasulyecisi. Fakat bu duruma çok aldanmayın. Neredeyse en tecrübeli ve daha önceden Kanaat Fasulyecisi'nin ustalarından olan Mustafa Usta pişiriyor yemekleri. Mustafa Usta, diğer iki müesseseyle aynı kalitede fasulyenin kullanıldığını söylüyor. Fakat bir fark var. Buradaki fasulyeler 11 değil 10 milim. Bir tabak alıyoruz ve hemen tadına bakıyoruz. En az acılı tabakla burada karşılaşıyoruz. Fasulyenin yaz aylarında az acılı olması mide için artı tabii. Bunun haricinde öyle aman aman bir fark yok, fiyat dışında. Buraya öğrenci mekânı dersek abartmış olmayız. Burada kuru fasulye, pilav, salata, yoğurt ve içeceğe 9 lira ödüyorsunuz. Gayet makul görünüyor değil mi?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder