6 Haziran 2015 Cumartesi

Elveda Batman! Gotham sana minnettar...


Efsane süper kahraman Batman’in gizli kimliği Bruce Wayne, DC Comics’in yayınladığı 40. Batman sayısında öldü. Gotham şehri üzerinde büyük emekleri vardı. Kentin azılı düşmanlarına karşı hep dimdik durdu. Şimdiyse artık kara toprağın…


20. yüzyıl, pek çok süper kahramanın hayatımıza girdiği bir yüzyıl oldu. Bazen yaşadığımız şehri bazen de dünyayı kötü adamlardan kurtarışlarına şahitlik ettik. Neredeyse hepsini sevdik, eksikliklerimizi onların kusursuzluğu üzerinden kapatmaya çalıştık belki de. Evet, geçtiğimiz hafta yayımlanan Batman çizgi romanının son sayısında Joker ile kavga ettiği sırada parçalanan bir mağaranın içinde hayatını kaybetti Bruce Wayne, nam-ı diğer Batman. Aslında bu ilk ölüşü değil. Cümlenin tuhaflığının farkındayız fakat Çizgi roman yazarı Grant Morrison’ın ‘Batman R.I.P’ hikâyesinde de ölmüştü Bruce. Lakin birkaç dakika sonra yaşadığı ve aslında zamanda yolculuk yaptığı ortaya çıkmıştı. Fakat bu sefer gerçekten ölmüş gibi görünüyor.

Aslında diğer bütün süper kahramanlardan ayrılan bir kişiliği var Batman’in. Diğer kahramanların insanüstü oluşlarına karşın, o hep insanîdir. Gözlerinden çıkan ışınlarla bir kayayı parçalayamaz belki ama küçük yaşta kaybettiği anne-babasının hüznü hep gözlerindedir. Anlayacağınız, o da bir insandır. Belki de bu yüzden Batman’de diğerlerinden daha farklı, daha bizden birini buluruz. Neredeyse 80 yıldır hayatımızda olan Bruce Wayne’in, diğer adıyla Batman’in ölmesinin akabinde, kendisinin ihtişamlı geçmişine ışık tutalım istedik. Tanımayan yoktur gerçi ama ola ki varsa, tanıtmak boynumuzun borcu vesselam…

1939’dan bugünlere…


Batman karakterinin fikir babası Bob Kane. Kendisinin esinlendiği üç kaynak ise meşhur oyuncu Douglas Fairbank’in canlandırdığı Zorro tiplemesi, Leonardo Da Vinci’nin icatlarından biri ve 1930 yapımı ‘Bat Whispers’ adlı bir film. Bugünkü Batman imajı ise yazar ve çizer Bill Finger ile birlikte ortaya çıkmış. İlk defa 1939 yılının Mayıs ayında Detective Comics’in 27. sayısında çizilen bir çizgi roman kahramanı olarak ortaya çıkar Batman ve Bruce Wayne’in kimliği ardında gizlenir. Milyarder sanayici ve hayırsever bir işadamı olan Wayne, henüz çocuk yaştayken anne ve babasının öldürülmesine şahit olmuştur. Kendini eğittikten sonra da yarasa temalı kostüm ve ekipmanlarıyla suça karşı savaşmaya başlamış ve lüks hayatını arkasına gizlenerek Batman olmayı seçmiştir.

Adı neden Bruce Wayne?

Batman’i canlandıran Bruce Wayne karakterinin adının bu olmasının da bir sebebi var. ‘Bruce’ kısmı bir İskoç vatansever olan Robert the Bruce‘dan, Wayne kısmı ise devrimci general ‘Çılgın Anthony Wayne’den geliyor. Batman’in bu iki isimden aldığı çok özellik var.

Düşük satışlar Batman’i öldürüyordu!


Batman, ilk ortaya çıktığı zamanlarda düşük çizgi roman satışları yüzünden az daha ölecekti. Evet, yanlış duymadınız. DC Comics, Batman’in ilk yıllarında düşük satışlar sebebiyle Batman’i öldürmeyi planlıyordu. Allah’tan daha sonradan durumlar düzelmiş de Batman gibi bir süper kahramandan mahrum kalmamışız. Ekonomik nedenlerden dolayı Batman’in hiç duymamış olmak güzel olmazdı herhalde.

 
EN AZILI DÜŞMANLARI
Joker: Why so serious?

En az Batman kadar meşhur bir karakter Joker. Ve Batman’in en büyük düşmanı. Çizgi roman serisinde ve sinema filmlerinde diğer düşmanlara kıyasla daha fazla yer aldı ve Batman’i en çok etkileyen, sinir eden ve uğraştıran bir karakter oldu. 2008 yılında The Dark Knight filminde Heath Ledger’ın canlandırdığı bu karakter ise unutulmazlar arasına girdi ve en iyi Joker performansı olarak adlandırıldı. Aradan çok geçmeden oyuncu Ledger’ın hayatını kaybetmesi ise performansı daha da unutulmaz kıldı.



Kırmızı başlıklı Red Hood


Batman tarihindeki en gizemli karakterlerden biri Red Hood. Pek fazla bilinmemesinin sebebiyse sinema filmlerinde kendine yer bulamaması. Oysa o da Batman’in azılı düşmanlarından biri. Red Hood, giydiği takım elbiseye kırmızı bir pelerin ve fanus benzeri kırmızı bir kask takıyor. Joker kadar olmasa da ona yakın bir delilik oranına sahip. Kısacası o da biraz psikopat.

Bane: Kötülerin kötüsü

Batman’in baş düşmanlarından. Acımasızlığıyla ünlü. ‘Batman’i kıran adam’ olarak da biliniyor. Bildiğiniz ortadan ikiye kırıyor Batman’i, öyle de deli bir karakter. Beynine ve damarlarına venom verildikten sonra şişiyor ve adeta kuduruyor. Kafasında sürekli bir maske bulunuyor.




ŞANINA YAKIŞIR ÜÇ FİLM


Batman (1989)

Tim Burton’un Batman’e el atması, bir nesle Batman’i tanıtan ve sevdiren bir hamle olmuştu. Michael Keaton, Bruce Wayne rolünün altından kalkmıştı kalkmasına lakin bir isim vardı ki Joker karakterini beyazperdede başka bir yere taşıdı. Sinemanın şeytan bakışlı adamı Jack Nicholson, tam bir Joker olmuştu. Eminiz, o muzip gülümseyişi hâlâ herkesin hatırındadır.

Batman başlıyor (2005)

Adından sıkça söz ettiren yönetmen Christopher Nolan’ın kendine has üslubuyla Batman üçlemesine girişmesi, başta Batman hayranları olmak üzere tüm sinemaseverleri heyecanlandırmıştı. İlk filmi ‘Batman Başlıyor’ ile farklı bir ‘Batman’ portresi çizeceğinin sinyallerini de vermişti. Nitekim tatmin edici ve gelecek filmler adına heyecan uyandırıcı bir yapımla karşı karşıyaydık. Tahminlerde yanılmadık.





Kara şövalye (2008)

Bruce Wayne’i en iyi anlayan yönetmendi Nolan hiç şüphesiz. ‘Kara Şövalye’ de onun en afilli, karanlık ve sağlam eseri. Batman’in her şeyden önce bir insan olduğunu ortaya koyuyordu film. Karşısında ise tam anlamıyla Joker gibi bir Joker vardı. Heath Ledger’ın inanılmaz bir performansla canlandırdığı Joker karakteri, geçilmez denilen Jack Nicholson’un performansının da birkaç tık üzerindeydi. Sırf Joker için bile bu film izlenir.


 
Silaha tövbeli süper kahraman


Pek çok kişi bilir ki Bruce Wayne, ailesi silahla öldürüldüğü için silahlardan nefret ediyordur. Fakat çizgi romanın ilk yıllarında bu böyle değildi. Batman, ilk yıllarında sağa sola ateş edip duruyordu. O yıllarda Batman dövüşmekten çok silahla işlerini hallediyordu fakat Batman’in yaratıcısı Bob Kane, kahramanımızın bu halini beğenmeyerek silahı sonsuza kadar Batman’e yasakladı.

Bruce Wayne olmasaydı da olurdu!

Başlığı okuduğunuzda ‘Nasıl yani?’ diyebilirsiniz. Açıklayalım: Batman çizgi roman serisinin ‘Flashpoint’ adlı hikâyesinde Flash geçmişe gidip istemeden tarihin ayarlarıyla oynamıştır. Bu gerçeklikte ise Batman’in anne ve babasının öldüğü gecede onların yerine Bruce ölmüştür. Babası Thomas Wayne intikam için yemin etmiş ve Batman olmuştur. Ama Batman şiddeti sever, silah ve el bombalarıyla bütün işlerini görüyordur.

Gotham: İsminde bile bir heybet var

Batman’in suçlularla savaştığı ve orada doğup büyüdüğü şehir Gotham, aslında çizgi romanın ilk sayılarında yoktu. Batman, New York şehrinde suça karşı savaşıyordu. Şehre sonradan Gotham ismi verildi. Batman yazarı Frank Miller’a göre “New York’un gündüz hali Metropolis (ki burası Superman’in şehridir), gece hali de Gotham’dır.” diyordu. Ekstra bilgi: Aslında Gotham, Batman dünyasında kullanılmadan çok önce New York’un bilinen diğer isimlerinden biriydi.