İzlediğimiz filmlerde ne zaman
onun notalarını işitsek, sanki bir elin perde içinden geçip de bizi başka
dünyalara davet ettiğini, alıp götürdüğünü hissederiz… Hans Zimmer’ın
kulaklarımız ve hayal dünyamız için ifade ettiği anlam tam da bu.
Bir filmde müzikler, o filmin
ruhunu oluşturur. Bir soundtrack, filmi vezir de edebilir, rezil de… Evet,
notaların bu kadar önemli olduğuna inanıyoruz. Kanıt isteyenler 20. yüzyılın en
önemli icracılarından Hans Zimmer’ın eserlerine bakabilirler. 1960 ve 70’li
yıllar için Ennio Morricone ne ise 2000’li yıllar için de Hans Zimmer o. İçinde
kaybolduğumuz pek çok filmin altından çıkıyor kendisi. Hangi filmler mi?
Gladyatör, Yağmur Adam, Sherlock Holmes, Yıldızlararası, Kara Şövalye, Karayip
Korsanları, Son Samuray, Aslan Kral, Başlangıç, Thelma ve Louise, Hannibal,
Pearl Harbor ve daha niceleri… Hatta yeri geliyor vasatı aşmayacak bir yapımı,
ortaya koyduğu bir eserle üst seviyelere çıkarabiliyor. Onun yer aldığı
filmler, izleyicinin gözünde kafadan birkaç puan önde başlıyor. Belki de filmi,
senaristinden daha fazla ‘yaşıyor’ kim bilir? Filmlerle bu kadar özdeşleşen bir
ilişki içerisine girmesi başka neyle açıklanabilir?
1957 yılında Frankfurt’ta doğan
Zimmer, bugüne kadar Hollywood’da elliden fazla film müziği besteledi. 7 defa
da Oscar’a aday oldu fakat bu ödülü bir defa, Aslan Kral filmiyle yakaladı.
Müzik kariyeri ise filmlerle başlamamış. ‘The Buggles’ isimli bir grupla
birlikte ürettikleri 45’lik olan ‘Video Killed the Radio Star’ parçasıyla ufak
da olsa bir ün kazanmış fakat çizgisi bu yönde devam etmemiş. 1990’lı yıllarda
Thelma ve Louis, Yağmur Adam ve Aslan Kral gibi filmlerin arkasında müzikal
olarak yer almış.Bu filmler sayesinde pek çok insanın zihninde yer etmiş ve
şöhreti artmaya başlamış.
Film
müziği denince o akla geliyor
2000’li yıllarda sanatında
zirve yapması ise ‘Gladyatör’ filmine kısmet olacaktı. Lisa Gerrard ve Civan
Gasparyan gibi sanatçılarla beraber hazırladıkları Gladyatör’ün müzikleri
oldukça ses getirdi, filmin tamamlayıcı bir unsuru oldu. Destansı filmlerin
aranan ismi olma yolunda hızla ilerliyordu ki devam eden yıllarda Pearl Harbor,
Son Samuray, İnce Kırmızı Hat, Kral Arthur ve Batman Başlıyor gibi filmlerin
arka planında Zimmer yer alacaktı.
Zimmer’ın en önemli özelliklerinden
biri de notalarıyla, yönetmenin eksik ve gediklerini kapatabilmesi ve tabiri
caizse filme ‘ruh üfleyebilmesi’. Yönetmenin ortaya koyduğu evrenle bire bir
örtüşen parçaları yazarak insanı bir an olsun gerçek dünyadan koparıyor ve
filmle bütünleştiriyor. Dan Brown’un çok satan romanları ‘Da Vinci Şifresi’ ve
‘Melekler ve Şeytanlar’ın beyazperdeye uyarlanmasında yönetmen koltuğunda Ron
Howard oturuyordu. Fakat Brown’ın satırlarındaki esrarengiz ve okültist havayı
izleyiciye geçirmek için Zimmer gibi bir ‘ruh üfleyici’nin bulunması şarttı.
Kısacası Zimmer, Dan Brown’ın satırlarını beyazperde üzerinde notalarla
buluşturuyordu ve bu işi ondan daha iyi yapacak bir başkası da yoktu.
Zimmer’sız
bir Nolan düşünülemez!
Zimmer’ın kalıplaşmış fikirlere
karşı olduğu özellikle son yıllardaki çalışmalarından anlaşılıyor. Yeri geliyor
eserlerini son çıkan teknolojilerle süslüyor, yeri geliyor duru bir
kompozisyonla metinleştiriyor. Muhteşem ikili haline gelen yönetmen Christopher
Nolan ve besteci Zimmer’ın birlikte yer aldıkları filmler buna en güzel örnek.
Oldukça iyi bir uyuşma yakaladı bu iki isim. Zimmer, Nolan’ın gotik dünyasını
oldukça iyi tahlil etti ve bu karanlık dünyanın tasvirinde ona kusursuz bir
melodik arka plan sundu. Bu durumsa Nolan’ın dünyasının izleyici üzerindeki
etki gücünü adeta katladı.
Kimileri Zimmer’ı endüstriyel
çarkın bir parçası olarak görüp burası üzerinden eleştiri oklarını kendisine
yöneltse de ortaya koyduğu çalışmalar bu eleştirilerin ne kadar yersiz olduğunu
ortaya koyuyor. Parçalarını bestelediği filmlerin senaryo ve kurgusunu zihninde
yaşayan ve öyle üreten biri Zimmer. Henüz yaşı 57, lakin en az yaşı kadar
sayıda filmin arka planında yer aldı, almaya da devam edecek gibi görünüyor.
Bize de kahvemizi alıp, gözlerimizi kapatıp ve kulaklarımızı açıp, Zimmer’ın
büyülü dünyasına adım atmak düşüyor.
En
iyi 5 eseri
Notlar